17 Mart 2016 Perşembe

Fenerbahçe 1 Kayserispor 0


Robin van Persie'nin golüyle 3 puanın geldiği ve Ankara tezahuratlarının yapıldığı maç olarak hayatımda yerini aldı.

Bu kez maç günlüğü yok.

13 Mart 2016 Pazar

Fenerbahçe 1 Braga 0


Heyecan olarak sezonun en heyecanlı maçı. En azından benim açımdan. Avrupa Kupası maçlarına daha fazla önem veriyorum. Başka ülke takımlarını yenmek daha keyifli oluyor. 

Havanın da güzel olması sebebiyle erkenden düşülen Kadıköy yolları, hafta içi maçı olmasına rağmen Kadıköy'e geldiğinizde ''Bugün maç var'' görüşünü hissedebiliyorsunuz. 

Yıllardır söylediğim ancak bir türlü Fenerium'un yapmadığı ''maç atkısı'' olayını yine işportadan hallediyorum. Özellikle Fenerbahçe'nin avrupa kupası maçlarının tamamında maç atkısı yapılması taraftarıyım. İşportadan değil de Fenerium'dan almak, kulübe para kazandırmak isterdim. Bu arada Fenerium'un ''Fenerbahçe-Benfica, Fenerbahçe-Mönchengladbach'' maç atkılarını sattığını görüyorum. Keşke bu olayı devam ettirselerdi. 

Yoğurtçu Parkı adeta bir derbi, şampiyonluk yolunda bir Pazar günü maçı gibi. Acayip kalabalık. Her yerden davul-zurna sesleri. Fenerbahçe taraftarları havaya girmiş diyebiliriz. Yine sevdiğimiz arkadaşlarla maç sohbetleri, yine heyecanla maç saatini bekleme.


Maça kısa bir süre önce girip, yine klasik fotoğraf  açımızda maçı beklemeye başlıyoruz. Stat dolu, statta atmosfer iyi.

Koreografi, koreografi yaptığımız kartonları parçalayarak hava atmamız ve omuz omuza ile başlayan maç.

Yalnız bu koreografi olayını yıllardır yapıyoruz ancak konfeti fikrini son 1 senedir falan başladık. Ondan önce neden yapmıyorduk acaba, acayip bir görüntü oluyor. Sanırım biri ''Beyler ya bu kartonları parçalayıp konfeti mi yapsak'' fikrini ortaya attı ve öyle başladı. İyiki de başladı.

Tribün : Tribünler çok iyi değildi, Sezonun belki de en kalabalık maçında çok daha iyisini yapmak lazımdı. Zaman zaman parlasak da daha iyisini beklerdim. Yalnız yeni söylemeye başladığımız ''Simon Kjaer, Gökhan Gönül'le, ortasaha Luis Nani'yle, ileri de Van Persie'yle, gidiyoruz İsviçre'ye'' tezahuratının tribünlere hava getirdiği kesin. Ancak yine mücadelenin daha 55.dakikası homurdanmalar başlıyor. Bu olayı bitiremedik.

Maç :  Braga ne iyi takımmış be. Özellikle alan yerleşimi ve birlikte oynama açısından tribünden net adamların iyiliği gözüktü. Öyle çok acayip iyi pres yapmıyorlar ama nerede biz topla buluşsak başımızda bir Braga oyuncusu vardı. Bu maçın büyük çoğunluğunda böyle oldu. Ofansif yönden iyi değiller ama bu savunma işini iyi becerdikleri kesin. Bizim oyuncular da formsuz olunca ortaya kitlenen bir maç çıktı. Pozisyon bulma açısından kısır maçtı. Gerçi bizden çok pozisyonları var. 2.yarı tam maç 0-0 mı bitecek acaba derken pres, top kazancı, Nani ve Van Persie'nin defansı yanlarında götürmesi, Mehmet Topal'a müthiş alan açmaları ve Mehmet Topal'ın müthiş vuruşu ile gol maçın skorunu belirledi.

Kjaer ve golü atan Mehmet Topal maçın en iyileriydi. Diğer oyuncular pek bir şey yapmadı.

RVP ve etkisiz şutları? Fernandao çekse o şutları yuhlanırdı.

Son zamanlarda tribünde en çok sevindiğim goldü. Çılgınlar gibi sevindik.

1-0 şahane skor. Yine de hiçbir şey bitmiş değil. % 51 avantaj bizim diyebilirim.

Avrupa kupalarında devam etmek çok önemli. 2012/2013 sezonu gibi yine mücadele bir çok kulvarda devam ediyor.

Fenerbahçe ile yaşamaya devam.

10 Mart 2016 Perşembe

Unutmamalı



Unutmamalı, o güzel günleri,
Anılarla gönülleri hoş tutmalı, avutabilmeli,
Hatırlamalı, sevgiyle anmalı,
Ümitlerle yarınları hoş tutmalı, ayırmamalı.

Çok keyifliydi, yine aynı keyfi yaşayabiliriz.

Fenerbahçe-Braga. Uefa Avrupa Ligi Son 16 Turu 1.Maçı. 20:00 - Şükrü Saracoğlu Stadyumu.

9 Mart 2016 Çarşamba

Deplase Keyifler # Manisa


Aylar öncesinden alınan İzmir uçak biletleri, oldukça ucuz fiyata. Maçın tarihi değişmezse ya da çok uçuk bir fiyat çekmezlerse maça gideriz düşüncesi ile alınan bir karar. Maçın tarihi değişmedi, stat değişebilirdi o da değişmedi. Tek sıkıntı bilet fiyatı oldu. 110 TL yaptılar. Vazgeçtik, gitmeyelim dedik. Ancak bir dostumuz sponsor olunca maça gidebildik. Kendisine bir kez daha teşekkür edelim ve yazıya devam edelim.

Pazar günü Yoğurtçu Tayfa olarak 8 kişi 07:45 uçağı ile İzmir. İzmir'e indikten sonra bile maça gitmeyeceğiz şeklinde takılıyorduk. İzmir'de izleyip, Pazartesi sabahı dönecektik. Ancak dediğim gibi sevdiğimiz bir dostumuzun desteği ile beraber biletlerimizi aniden aldık ve maç saatini beklemeye başladık.

İzmir havaalanı ile Alsancak arası ulaşım da çok kolay. Direkt izban ile rahat şekilde ulaşabiliyorsunuz.

Türkiye'nin başka şehirde gezdikten sonra maça gidilen tek stadı Manisa'da. Direkt Manisa'ya giden yok, herkes önce bir İzmir'e uğruyor.

İzmir'e eskiden tatile giderken falan uğrardık, fuara giderdik falan ama öyle gezmeye sanırım hiç gitmedim. Bir kez Kocaelispor için Altay maçına, bir kez Fenerbahçe için Bucaspor maçına gittim. Şimdi 3.kez yine Fenerbahçe için Akhisar Belediyespor maçı öncesi gidiyordum.

Güzel şehir İzmir. Ya da Alsancak güzel. Bilemiyorum. Sabah meşhur yiyecekleri ile kahvaltı. Boyoz vasatmış. Çikolatalı Boyoz ise gerçekten harika. Fiyatı da 1.5 TL. Bir daha gittiğimde direkt alırım. Tabii Alsancak'da Dostlar Fırını sanırım bu işin merkeziymiş, sabah 15-20 dk sıra bekledikten sonra alabildik. Öyle popüler yer.

Ardından kordon'a inerek günün geri kalanını yaşayacaktık. Sabah diğer arkadaşların yaptığı kahvaltı, içilen sabah birası derken gezmeye başlıyorduk, Gezmek de öyle abartı bir şey değil. Yürüyerek Kemeraltı'na gidecek, yine meşhur olduğu söylenen - yanımızda İzmir'den arkadaşlar yönlendiriyor - midyelerden alıp gelip kordonda çimler üzerinde birayla beraber yiyecektik. Öyle de yaptık. İzmir'in sembolü saat kulesinde fotoğraf çekildikten sonra midyelerimizi aldık, Kemeraltı'nda çay-kahve içtik ve kordona geri döndük.

İzmir'in kızları güzelmiş ama abartılıyor. Belki de İstanbul'da her dakika başı çok daha güzel kız görüyorsunuz. Ya da güzel kızlar bize denk gelmedi.

Kordon çok güzel. İnsanlar çimlerde, mekanlarda mutlu şekilde yaşıyorlar. Resmen başka bir ülke. 

Ve artık maç yolculuğu. Maça gideceğimiz için - 3 kişi - saat 15:30 gibi kordon'dan metro ile Manisa sapağına gittik. İzmir'de otostop kültürü varmış, Otobüse binmeyin, otostop çekin kesin duranlar olur dediler ve biz de öyle yaptık. 30 dakika içinde amacımıza ulaştık ve Bursa'lı iki genç arkadaşın arabasına bindik ve bizi stadın kapısına kadar bıraktı. Günün en şanslı anıydı. Otobüsle gitsek daha uzun sürer, daha yorucu olur ve daha maliyetli olurdu. Size şu bilgiyi de yardımcı olma açısından vereyim. Kordon'dan Manisa stadı 1.5 saat sürüyor. Metro, otobüs dahil.

Maça gitme kararı aniden alındığı için üzerimizde herhangi bir ürün yok. En sevmediğim şey maça formasız, ürünsüz gitmek. Hemen bir işportacıdan güzel bir Fenerbahçe atkısı aldım. Blogda daha sonra koleksiyon diye yayınlayacağım. Yemeğimizi de yedikten sonra stada biraz zor olsa da girmeyi başardık. Manisa polisi iyi niyetliymiş. Herhangi bir sıkıntı çıkarmadılar, güler yüzlüydüler. 

İlk kez Manisa stadına maça gittim, tribün açısı olarak oldukça iyi, komple kale arkasını bize ayırdıkları için güzel görüntü var. İstanbul'dan ve çevre illerden bir çok temsilcilik maça gelmiş durumda. Pankartlar asıldı maç saati bekleniyor.

Futbolcuların tribüne çağrılması falan derken omuz omuza ile başlayan maç. Daha sonra etkisiz bir tribün. Zaman zaman parlıyor, gol gelmesine rağmen tribün çok iyiydi diyemem. Sefa abi vefat ettikten sonra ilk kez bir deplasman maçına gittim ve bence onun olmayışının etkisini hissedebiliyoruz. Ya da ben böyle düşünüyorum. Bu maçlık bir şeydir bu.

Sahada zaman zaman iyi oynayan bir Fenerbahçe, oynana oyun çok iyi değil ama 0-3'lük net bir galibiyet ve mutluluk. Gollerde çılgınlar gibi seviniyoruz.

Sarı-Lacivert çekerken yankıdan dolayı biz Lacivert demeden karşı tribünün 3-4 kez Lacivert demesi acayip bir andı. Manisa stadına gidenler alışıktır belki de benim için acayip oldu.

Mücadelenin sonlarında çekilen ''OoooOoooOoo oleyyyy ''.

Vitor Pereira tezahuratları.

Maç sonunda takımın tribün önüne gelerek bizimle tezahurat yapması, Vitor Pereira'ya yine coşkulu tezahuratlar. Onun da alkışlarla bize karşılık vermesi. Futbolcuların coşkusu, mutluluğu.

Maçın ardından yarım saat bekletildikten sonra bizi de bıraktılar. 

Manisa'nın kokoreçi meşhur mu yoksa beni mi kandırdılar? Maç sonrası her yerde seyyar kokoreçci olması sonucunda dedim bu kadar varsa herhalde meşhurdur hemen aldım. Hayatımda yediğim en iyi 5 kokoreç arasına girdi. Acayip bir lezzet. Bir daha gidersem kesin yine yiyeceğim.

Manisa-İzmir arasında 8 TL'ye otobüsler var, Otogar stada yürüyerek 10 dk. Otogara gider gitmez otobüse binip İzmir'e ulaşma şansınız var. Yarım saat falan sürdü. Yine Manisa sapağında indik oradan da dolmuşla 15 dakika'ya Alsancak'a gittik.

Gece arkadaşın biz geliyoruz diye kiraladığı evde yapılan muhabbetler, gece çorbası ve bir kaç saatlik uyku ile bitti. 

Sabah Alsancak'tan taksiyle -55 TL falan yazıyor- havaalanın gittik ve 07:00 uçağı ile tekrardan İstanbul'a döndük.

Seyahat etmek beni mutlu ediyor. Uçakla olunca daha da güzel oluyor tabii.

Galibiyet, 3 gol, 3 puan, Vitor Pereira, Volkan Şen, Şener, kokoreç, boyoz, kordon, sahil, deniz, midye, bol muhabbet, kahkaha ile beraber unutulmaz bir gün yaşadık.

Deplase olmak çok güzel.

Fenerbahçe ile yaşamaya devam.

7 Mart 2016 Pazartesi

Vitor Pereira


''Ya sezon sonuna kadar birlik olacağız ve sezonu harika bir sezon haline getireceğiz, ya da birlik olmayacağız ve sezonu kupasız bitireceğiz.''

6 Mart 2016 Pazar

Tottenham 2 Arsenal 2


İngiltere Premier Liginin en güzel statlarından birinde en özel maçlardan birisi oynanıyor. Londra'nın iki takımı Tottenham ile Arsenal karşılaşıyor ve belki de yıllar sonra ilk kez her iki takımda ciddi şampiyonluk adayı.

White Hart Line, güzel stat. Güzel zemin. Dolu tribünler. 35.762 seyirci. Deplasman tribünü de var. Hem de Tottenham taraftarları ile aralarında 1 metre mesafe. 

Mücadele iyi başlıyor ancak bir İngiltere klasiği olarak gol sonrası alev alan bir maç. Ramsey'in hazırlanış ve bitiriş anlamında müthiş golüyle ilk yarının sonlarında Arsenal öne geçiyor.

2.yarı karşıklıklı ataklar, Tottenham gol arıyor.

Ve her şeyin değiştiği an, 55.dakika Coquelin belki önemli atağı kesti ancak yapmaması gereken müdahaleyi yapınca oyundan atıldı ve bu dakikadan sonra işler daha da enteresan bir hal aldı. 10 kişi kalan Arsenal karşısında ataklarını arttıran Tottenham önce Alderweireld ardından Hary Kane'in fotoğrafta da gözüken müthiş vuruşu ile beraber 2 dakika içinde öne geçti.

Arsenal 10 kişi olmasına rağmen Alexis Sanchez ile 2-2'yi yakaladı ve hatta son dakikalar Ramsey ile neredeyse galibiyet golünü atıyordu.

Mücadele 2-2 bitti ve kazanan Leicester oldu.

Gol sonrası Tottenham tribünlerinin Arsenal tribünlerine dönerek tezahurat yapması, 66.dakika şimdi adını hatırlayamadığım Tottenham oyuncusu ile itiş-kakış yaşayan ve bu sebepten sarı kart gören ancak daha sonra top ayağına geldikten sonra tüm stat tarafından ıslıklanan Alexis'in gol atması ve tribünleri susturması, 2.yarı ortalarında yağan sağanak yağmur, bana göre Türkiye'nin en iyi spikeri olduğunu düşündüğüm Gökhan Abdik'in nefis anlatımı, müthiş maç yöneten hakemin son dakikalar önce Dier ardından Bellerin'e gösteremediği kırmızı kartlar ile beraber unutulmaz bir Arsenal maçını daha yaşadık.

Yaklaşık 8 yıldır bir şeyler karaladığım blogda sanırım Fenerbahçe ve Barcelona dışında en çok Arsenal maçı yazmışımdır. Çünkü Arsenal'in her sezon unutulmaz maçları oluyor.

İngiltere'de şampiyonluk yarışı kıran kırana sürüyor. Keyifle takip ediyoruz.



5 Mart 2016 Cumartesi

4 Mart 2016 Cuma

Unstoppable

2 ayını sakatlıktan dolayı maç yapmadan geçirdiği 2015-2016 sezonunda 32 maçta 30 gole ulaştı. Dün akşam oynanan Rayo Vallecano maçında bu müdahalelere rağmen hat-trick yapmayı da başardı.


Kaptan Ertuğrul


1989 Kadıköy doğumlu Ertuğrul Taşkıran'ın kısa hikayesi...

Futbolla tanışma hikayesi klasik aslında. Okul takımı maçını izleyen ve çok beğenen Kartalspor yetkilileri çağırıyor, ailesi ve özellikle ablası - bu haber sonrası Ankara'dan hemen atlayıp İstanbul'a geliyor ve ''Bu çocuk futbol oynamayacak.'' falan diyor- ilk başlarda karşı çıksa da bir şekilde özellikle antrenörü sayesinde ikna edililiyorlar ve 2002 yılında Kartalspor'da futbola başlıyor. Kartalspor'a başladığı sezon Volkan Fenerbahçe'ye transfer oluyor. Hatta Kartalspor'da da fiziğinden dolayı  "Volkan" demeye başlamışlar. Aynanın karşısına geçip "Volkan mıyım, değil miyim?" dediği dönemler olmuş, şimdi o Volkan'ın arkasında kaleyi almayı bekliyor. 2005 yılında profesyonel oluyor ve profesyonel olduktan 1 sene sonra kiralık olarak Fenerbahçe'ye gidiyor. 2-3 sene Fenerbahçe alt yapısında kalıyor, o zamanlar Rüştü, Volkan, Serdar var. Rüştü de idolü. Çocukken Rüştü gibi olmak istediğini söylüyor, onu izleyerek büyüyor. Milli takımlara gittiğinde antrenmalara çıkma şansı yakalıyor. Yine bir gün bir maçta kaleden arkadaşlarına sürekli komutlar falan verince Zico çağırıyor yanına, rahat hareketlerini, arkadaşlarına direktiflerini falan görünce ''Nasıl yapıyorsun bunu?'' falan diyor, ''Kaleciliği böyle öğrendim.'' cevabını veriyor. Fenerbahçe'de ilk seneler uzunca bir dönem kalsa da hiç maç oynama şansı yakalayamadı ve ilk maçına Samsunspor formasıyla çıktı. Kadıköy'de çıktığı ve 0-0 biten Fenerbahçe-Samsunspor maçını, Fenerbahçe taraftarlarının tribüne çağırmasını, heyecandan bacaklarıma neredeyse kramplar girmesini unutamıyor

O maçtan sonra Samsunspor, Kayserispor ve Sivasspor formasıyla beraber 7 maça daha çıktı Ertuğrul.

Ve bu sezon başında tekrar ve belki de son kez Fenerbahçe'ye geri döndü.

2016'nın Mart ayında Amedspor ile oynanan maça da ilk 11 başladı ve mücadelenin 64.dakikası Mehmet Topuz'un oyundan çıkışı sonrası kaptanlık pazubandını taktı ve belki de hayellerine kavuştu. 

Yıllar önce her maçını tribünde izlediği, kiralık olarak gitse de uzaktan takip ettiği Fenerbahçe formasını kaptan olarak terletti. 

Ertuğrul için macera asıl bundan sonra başlıyor. 27 yaşında Fenerbahçe formasıyla kaptan oldu. Artık yük daha ağır, neler olacağını hep beraber göreceğiz ancak şunu söylemeden bitirmeyeyim. Kaptanlık böylesi bir Fenerliye çok yakıştı...

2 Mart 2016 Çarşamba

O Bakış


Diyarbakır Sur'dan getirilen çocukların bugün ziyaret ettikleri antrenmanda Van Persie'ye bakışları çok kıymetli.

Fenerbahçe 2 Beşiktaş 0


Volkan Şen, Vitor Pereira, duran top organizasyonu, Alper Potuk, Volkan Demirel, Mehmet Topal, pres, maça hazırlanış, konsantre, sürklase, alan paylaşımı, mücadele, hırs, dolu tribünler, Ozan, Nani, güzel atmosfer, Cüneyt Çakır'ın es geçtiği kartlar, Quaresma'nın ortaları, 3 puan, şampiyonluk...